“Ama Avrupa, özgürlüğe kavuşabilmek için harcadığı çabalarda ciddi bir hesap yanlışlığı yaptı. İnsandaki dirimsel işlevin yokedilmesinin binlerce yıldır canavarlaştırdığı ruhsal (zihinsel) yapıyı hesaba katmadı; insanların iliğine kemiğine işlemiş genel kusuru, kişilik sinircesini gözönünde bulundurmadı. Bu yüzden o korkunç ruhsal veba, yani insan kişiliğindeki akıldışı yanın olaylara egemen olması tek kişinin buyurgan
yönetimi biçimınde patlak verdi. O güne dek iyi aile eğitimi kılığı altında, yüzeysel bir kendine egemen olmayla dizginlenen güçler, özgürlük uğrunda savaşan yığınların elinde, eylem içerisinde kendilerine bir yol açtılar; ve bir de baktık toplama kampları, Yahudi kovalamacası, insan iffetliliğinin toz olup gitmesi, spor diye suçsuz insanları tarayan eziyetçi canavarların halkları kırıp geçirmesi ve ancak kaz adımıyla yürürken insanca yaşama duygusunun kalıntılarını hissedebilen robotlar kaplamış ortalığı; Devlet'in sözümona halkın çıkarlarını temsil ettiğini öne
sürdüğü yerlerde yığınların amansız kandırılışı, kimseden yardım istemeksizin, tam bir yasaya bağlılıkla bir düşünceye hizmet ettiklerine inanan on binlerce gencin harcanması; ufacık bir bölümü yeryüzündeki
yoksulluğu yoketmeye yetecek korkunç bir hazinenin, insan emeğinin
çarçur edilmesi; sözün kısası, bilgiyi ve emeği ellerinde tutanların hem kendi içlerinden, hem de dışlarındaki dünyadan, insan denen varlıkların
kişilik kapısı üzerinde serpilip gelişen ve adına «siyaset» denen toplu sinir hastalığını söküp atamamaları halinde, günün birinde yeniden
yaşanabilecek bir toplu çılgınlık nöbeti.
.......Freud'la yukarıda andığım tartışmaları yaptıgım yıllarda, 1928-1930 arasında, buyurgan yönetim (faşizm) konusunda en
küçük bir düşüncem yoktu. 1930-1933 arasında Almanya'da tanıdım
onu. İlk karşılaştığımda ne edeceğimi şaşırdım, hele şurasında burasında, bölük pörçük, Freud'la tartıştığımız konuyu bulunca, ağzım açık kaldı. Yavaş yavaş buyurgan yönetimin mantığını kavradım. Tartışmalarımız insanın ruhsal yapısının değerlendirilmesi, insanların mutluluk özleminin oynadığı rol ve toplumsal yaşamda akıldışı davranış ve
düşüncenin payı konusundaydı. Buyurgan yönetimde, toplumun ruhsal
hastalığı açık seçik ortaya çıktı.
.....
Buyurgan yönetim halkı büyük bir coşkuyla "aile"nin, "devlet"in ve "ulus"un aynı şey olduğuna inandırdığı için, halkın aile yapısı kolayca buyurgan ulusal yapıya uzatılabilirdi. Gerçi bu, gerçek ailenin sorunlarından ya da ulusun gerçek gereksinimlerinden bir tekine bile çözüm getirmiyordu, ama halk yığınlarının saplantılı aile içersindeki bağlarını "ulus" adı verilen çok daha geniş aileye aktarmalarına izin veriyordu."
sy.211”
Wilhelm Reich,Bedensel Boşalmanın İşlevi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşama Sanatı: Dünya Tinsel Geleneklerinde Gündelik Hayatın Estetiği by Crispin Sartwell

po r no grafi