Kayıtlar

“Yaşamında en zor işin, kendi yolunu yürümek olacak — ve ilişkin olan, önem ve değer verdiğin kişilere, bunu anlatmak.” [#OruçAruoba / De ki İşte]

Mutluluk yolu / bertrand Russell alıntı

#bertrandrussell #mutlulukyolu  "Düpedüz budala olan varlıklı kimseleri bir yana bırakarak, yorgunlukları ekmek parası kazanmak için çok çalışmaları ile ilgili çoğunluğun halini ele alalım. Bu hallerde yorgunluk, büyük ölçüde, endişeden ileri gelir; oysa bu endişeyi, daha uygun bir hayat felsefesi ve biraz daha fazla bir zihin disiplini ile önlemek mümkündür. İnsanların çoğu, düşüncelerine hakim olma işinde pek yetersizdir. Bununla demek istiyorum ki, henüz herhangi bir harekette bulunamayacakları sırada, tedirgin edici konular üzerinde düşünmemeyi beceremezler. İş üzüntülerini yataklarına götürürler ve yarının zorlukları ile başa çıkabilmek için taze güç kazanmaları gereken gcce saatlerinde, o anda hicbir şey yapılamayacak sorunları zihinlerinde canlandırır dururlar: bunlar üzerinde düşünürler, hem de yarın için doğru bir hareket hattı bulacak şekilde değil, uykusuzluk düşüncclerinin özelliği olan, yarı deli bir şekilde düşünürler. Sabahleyin ise, üzerlerinde, gece yarısı deliliğ

Mutluluk yolu / Bertrand Russell - alıntı

"İlk ahlak öğretiminin en fazla kötülüğü cinsiyet alanında görülür. Eğer bir çocuk sert ana-baba, ya da dadılarca geleneklere uygun bir biçimde eğitilmiş, altı yaşına gelinceye değin cinsel organlarla günahi öyle sıkı bir biçimde birbirine bağlamıştır ki, onun gözünde bunların, yaşam süresince ayrılması beklenemez. Bu duygu, doğaldır ki, Oidipus kompleksi ile de arttırılmıştır; çünkü çocuklukta en cok sevilen kadın, kendisiyle cinsel ilişkiler kurulamayacak olan bir kimsedir. Bunun sonucu olarak, çoğu olgun erkekler, cinsel işlerin kadınları alçalttığı düşüncesini besler ve karıları cinsel birleşmeden nefret etmiyorsa, onlara saygı göstermezler. Buna karşılık, karısı soğuk olan bir koca, içgüdüsel bir kışkırtmayla, gönül doyumunu başka yerlerde arar. Oysa, bu içgüdüsel doyuma kısa bir süre için erişilmiş olsa bile, bu adam, karısı olsun, metresi olsun, herhangi bir kadınla kurduğu bağdan mutluluk sağlayamayacaktır. "Lekesiz" kalması ısrarla öğretilmiş bir kadında da aynı
"Çünkü bazen, yaşamı taçlandırdığını ve haklı gösterdiğini düşündüğümüz o bahçeler dolusu çiçekleri bize yollayan sadece kupkuru bir topraktır." Doris Lessing / Siyah Madonna

karakter analizi / William reich alıntı / mazoşist karakter bölümünden

Kışkırtma ne anlama geliyordu? Bu onun sevgi isteme biçimiydi; bütün mazoşist karakterlere özgü olan biçim. İçindeki gerginliği ve kaygıyı hafifletmek için sevildiğine dair kanıtlar görmek istiyordu. Talihsiz mastürbasyon tarzı gerginliğini arttırdığı ölçüde sevgi isteğini güçlendiriyordu. "Bataklığa saplanmışlık hissi" ne kadar yoğunlaşırsa mazoşist tavrı o kadar belirginleşiyor, yani her türlü çareye başvurarak karşılanmasını sağlamaya çalıştığı sevgi talebi o kadar güçleniyordu. Ama sevgi niçin bu dolaylı, örtük biçimde talep ediliyordu? Bağlılığına ilişkin her yoruma niçin bu kadar şiddetli karşı koyu yordu? Yakınmaları niçin son bulmuyordu? Anlam bakımından yakınmaları, mazoşizminin ortaya çıkışına uygun düşen şu katmanlaştırmayı gösteriyordu: "Bak, ne kadar berbat durumdayım, sev beni!"; "Beni yeteri kadar sevmiyorsun, bana karşı kötüsün!"; "Beni sevmek zorundasın, sevgini zorla koparacağım. Beni sevmezsen seni kızdıracağım!". Mazoşist

karakter analizi /William reich - alıntı

Alıntı: " Uygar insanın elinde dış dünyanın gerçek tehlikelerine karşı korunmayı sağlayacak bir dolu araç, yani her türlü sosyal kurum vardır. Ayrıca, çok gelişmiş bir organizma olarak kaçmak veya mücadele etmek için kas sistemine, tehlikeleri öngörmek ve kaçınmak için zekaya sahiptir. İster içinde duyduğu rahatsızlık, ister içgüdü sistemine yönelik dıştan gelen tahrikler sonucu olsun, dürtülerden gelen bir tehlike, yani içten kaynaklanan bir kaygı durumu olduğunda karakterin korunma mekanizmaları tipik biçimde işlemeye başlar. O zaman karakterin görevi, deşarj yolu bulamayan dürtülerin enerjisinin yarattığı güncel kaygıyı (birikim kaygısını) yenmektir. Karakterin bastırmayla ilişkisi şu süreçte görülebilir: Dürtülerin taleplerini bastırma gerekliliği karakter oluşumunu başlatır ama diğer taraftan bir kez oluşan karakter artık bastırma zahmetine girmez, sıradan bastırmalarda serbest dolaşan dürtü enerjileri karakter formasyonları içinde tüketilir. Bu bakımdan, bir karak

Albert Camus / Yaz kitabından...

... "Tel örgüleri ona bakarak geçip yıkıntılar arasına giriyorum en sonunda. Ve aralığın şanlı ışığı altında, tamı tamına bulmaya geldiğimi ve zamana ve dünyaya karşın, bu ıssız doğada bana, gerçekten yalnızca bana sunulmuş olanı buldum, yaşamda yalnız bir iki kez olabilirdi böylesi, bundan sonra da insan isteğine kavuştuğunu düşünebilirdi. Her yanına zeytinler saçılmış pazaryerinden, aşağıda köy görünüyordu. Hiçbir gürültü gelmiyordu buradan; duru havada hafif dumanlar yükselmekteydi. Deniz de susuyordu, kıvılcımlar saçan, soğuk bir ışığın kesintisiz akışı altında soluğu kesilmişti sanki. Günün kırılgan şanını Chenoua'dan gelen bir horoz sesi kutsuyordu yalnızca. Yıkıntıların bulunduğu yanda, gözün uzanabildiğince uzaklarda, billursu havanın saydamlığında yalnızca çiçek bozuğu taşlar ve pelinler, ağaçlar ve kusursuz sütunlar görünüyordu. Öyle görünüyordu ki, hesaplanması olanaksız bir an için sabah donmuş, güneş durmuştu. Bu ışık ve sessizlik içinde, azgınlık ve gece